Hacamat ve Kan Verme Arasındaki Fark

Hacamat çoğu zaman kan vermekten farksız zannedilir. Bu hacamat hakkında yapılan en büyük hatalardan biridir. Hacamat uygulaması yapacak kimsenin mutlaka bu farkı bilmesi gerekir.

Öncelikle hacamat ile aldığımız kanın kılcal damarlar olduğunu belirtelim. Alınan kan da artık sahibine faydası değil zararı olan kandır. Kendi vücudumuza zararı olan kan nasıl başka hastaya verilebilir. Aslında kan vermenin ve hacamatın farkı bu kadar basit bir izah bile gerektirmeden anlaşılabilir. Fakat sıkıntı, bu konuda konuşan doktor veya doktorların hiç hacamat yapmamış veya hiç hacamatla alınan kanı görmemiş olmasıdır.

İlk defa hacamat yapacak olanlar ciddi anlamda zorlanabilirler. Yukarıdaki yazılarımızda alınan kanın vasıflarını bildirmiştik. Akışkanlığı azalmış ve toksik madde oranı artmış kanın vücuddan çıkışı jöle kıvamında bazıları için rahatsız edici bir koku ile olur. Şimdi bazıları şöyle iddaa edebilir.

Zaten kan dolaşımının en yavaş olduğu yer kılcal damarlardır. Bu kanın böyle pıhtılaşmış çıkması normaldir. Bu iddaa yine hacamatm H'sini bilmeyenlerin, bilmedikleri konuda konuşmasıdır. Hacamat yapanlar bilir ki hacamat noktalarından çıkan kan asla diğer noktalardan çıkan kana benzemez. Hasta olan bölgeden çıkan kan asla sağlıklı bölgeden çıkan kana benzemez. İlk defa hacamat yaptıran kişinin kanı 3 seans sonucu inanılmaz şekilde değişir. İlaçlarla içli dışlı çalışanların kanı temiz havada çalışanlarınki ile aynı olmaz.

Kan verme amacıyla kan alınması kişinin kendisine fayda sağlayacak kanı vermesidir. Bazı kan fazlalığı durumlarında hacamata benzese de hacamatla bir olamaz.

Bu asılsız ve habersizce konuşulan, hacamat ve diğer islami tedavi metodlarını kötüleyen konuşmalar, tabiblerden değil siyasetcilerden geliyor. Bu konuşmayı yapan doktor, doktor gibic konuşsa gerçeği anlar. Ama doktor taraflı olarak islami tedavilere karşı çıkıyorsa artık doktor değil siyasetci olmuştur.